12 Ağustos 2008 Salı

Üstümüze kapanıyor dünya

Filistinli büyük ozan Mahmut Derviş geçirdiği kalp ameliyatının ardından 9 Ağustos’ta yaşamını yitirdi. Şiirleri yirmi dile çevrilen Derviş 67 yaşındaydı.
Dostları yaşamının son yıllarında Filistinli iki örgütün kanlı bir çatışma içine girmesine yaşlı yüreğinin dayanamadığını söylüyor.
Ölümün ardından söz etmek zordur ama İlhan Berk her şair ölüm için yazmalıdır der. Mahmut Derviş de vatansız ölmenin acısını derinden duyuran,
“...hala görmüyorum mezarımı,
bir mezara hakkım yok mu
bunca yorgunluğun ardından?”
diye haykırdığı şiirler yazdı. Çünkü 1948'de doğduğu yerler İsrail işgaline uğrayınca ailesiyle birlikte Lübnan'a kaçtı.
"Altı yaşındaydım, zeytinliklere, sonra dağlara koşar buldum kendimi; bazen yalınayak, bazen yere kapaklanarak. Korkuyla ve susuzlukla geçen kanlı bir geceden sonra Lübnan denen ülkede bulduk kendimizi."
Tüm yaşamı sürgünlerde geçti. Arap edebiyatının ve Filistin direnişinin simgesi olan şiirlerini çoğunlukla hapishanelerde yazdı. Düşmana "ölürsem ey böcekler, vücudumu didik didik edin!" diye seslendi. 2003'te Nazım Hikmet şiir ödülü ona verildi. Geçen yıl Şiirİstanbul'un onur konuğuydu ama kalp rahatsızlığı nedeniyle onu İstanbul'da göremedik.
Doğduğu topraklar hala İsrail’in işgali altında. Doğduğu topraklara gömülmesi için ise İsrail’den izin alınması gerekiyor.
İşte bir şiiri (Ulaş B. Gezgin çevirisi):

Üstümüze kapanıyor dünya

Üstümüze kapanıyor dünya
Son boğaza gelene değin
Ve koparıyoruz uzuvlarımızı, geçebilmek için.
Un ufak ediyor bizi dünya
Tanesi olaydık bi',
Ölebileydik ve doğabileydik yeniden.

Anamız olaydı dünya,

Sevecen davranaydı bize.
Resim olaydık kayalarda
Düşlerimize, taşımak için ayna diye.
Gördük yüzlerini, savuracakların,
Çocuklarımızı, penceresinden bu son barınağın.
Aynalar asacak yıldızımız.
Nereye gitmeliyiz son sınırdan sonra?
Ner'de uyumalı bitkiler, son soluklarından sonra?
Kızıl buharla yazacağız adlarımızı.
Keseceğiz elini şarkının, etimizle bitecek olan.
Öleceğiz burada, burada son boğazda.
Burada ve burada yetiştirecek kanımız, bir zeytin ağacını.
***
Şiir varken fazla söze ne hacet...
Mezarı gölgeli, şarkı söyleyen kuşları bol, ruhu şad olsun.