20 Mart 2008 Perşembe

Dünya Şiir Günü

Ve şairler boyuna kimlere yazarlar
yıkılmış köprülerin başında
ürkmüş boşluktan biri inliyorsa
ve şairler onlara geldimlere yazarlar
Bunlar Necatigil'in dizeleri. Yazı adlı şiirinden. İnsanda her kötülüğe karşın umut varoldukça şiir de var olacak der gibi. Oruç Aruoba'nın şiirin felsefeden bile önce geldiğini ileri sürdüğünü okumuştum bir yerlerde. Yarın (21 Mart) Dünya Şiir Günü. Yani şiirin sonsuzluğuna inananların günü.
Bu sene PEN, 2008 şiir büyük ödülüne Ahmet Oktay'ı değer bulmuş. Ödülü kendisine 21 Mart'ta düzenlenecek etkinlikte verilecek. Her yıl olduğu gibi bu yıl da gün dolayısıyla bir bildiri kaleme alınmış. Bu yılki şiir bildirisi şöyle:

ŞİİR: "DİLİN İÇİNDEKİ YABANCI DİL"
Şiirin iç çekişinde ya da haykırışında duyduğumuz, varlığın ve varoluşun sesidir. Eğer şiir, en derin metafizik kaygıları olduğu kadar, en güncel politik istekleri de dile getirebiliyorsa, bu ; hem toplumsal etkinliğimize hem de tinsel beklentilerimize ait oluşundandır. Şiiri bir biçim sanatı olarak tasarlamak ya da tanımlamak, onu bir içerik sanatı olarak da tanımlamaktır. Biçimi olmayan hiçbir öz ve vice versa; özü olmayan biçim yoktur. Sadece ilişkiler ve karşıtlıklar vardır şiirde. Evet'le hayır arasında diyalektik bir gidiş geliş, Şiir budur. Şiirsel imge, tam da Hegelci/Marksçı anlamda, karşıtların birliği ve çözülüşüdür. Tam da bu yüzden, şiirden hem her şey, yani tinsel ve toplumsal yaşamımızın olumlu ve olumsuz ögeleriyle dolmuş bütünlüklü görünümünü dillendirmesini hem de hiçbir şey olmamasını, yani göndergesiz bir söylem kurmasını bekleriz. Ama son kertede şiir, Pindaros'tan bu yana, toplumsala gömülüdür ve toplumsal olarak düzenlenmiştir. Şiir, belirsizlikle doludur. Şair, başladığı bir şiir hakkında bir ön düşünceye sahip olsa bile, şiirinin bütününün ne olacağını bilmez. Şiir, bir yerde bilinçdışı ile bağlantılıdır. Iris Murdoch, şiirin "doymak bilmez her yerde oluşundan" söz eder. Evet, her yerdedir şiir. Şiirsel dil, sınırları iyice belirgin bir şey'in ya da bir duyumun, betimi değil, bir haline geliş'in dilidir. Deleuze/Guattari ikilisinin sözleriyle, şiir "dilin içindeki yabancı dildir" Şiir, en uzlaşmacı göründüğü noktada bile, yabanıl ve hayırlayıcı olmayı başarır. Verili gerçekle yetinmeyiş, şairin başkaldırıcı gücünün besleyici toprağıdır. Şiirin düzeni, son kertede bir düzensizliği ima eder. Küresel kapitalizm imgeler alanını, yani sanatsal alanı da sömürgeleştirmiş bulunuyor. Ama şiiri halâ sömürgeleştiremedi ve Pazar Ekonomisi'ne eklemleyemedi. Magazinel edebiyat basını, şiiri halâ manşet yapamıyor ve ayağa düşüremiyor. Nietzsche "çekiçle felsefe yapmaktan" söz etmişti. Şair, halâ çekiçle yazabiliyor.

4 yorum:

ERDIL dedi ki...

GÖZLERİMİZ.

Gözlerimiz
şeffaf
temiz
damlalardır.
Her damlada
demire can veren dehamızın
bir kücücük
zerresi vardır.
1922.N.H.Ran

Şefika dedi ki...

Nazım'ı unutmak olmaz elbette. Bu güzel şiir için teşekkürlerimle.

Nihat Akkaraca dedi ki...

İki gündür Datça'da Dünya Şiir Gününü kutluyoruz biz de. Cuma Günü Nazım Hikmet Sokağı'nın başında, Ankara, İzmir, Bulgaristan ve Romanya'dan gelen şairlerin katılımıyla bir kutlama yapıldı.
Bugün Datça'nın pazarıydı ve Kutlaöma tam Pazar Yerinin ortasında kutlandı. Pazar yerine Şiir Kutlaması çok ilginçti. Yüzlerce şiir kitabı dağıtıldı, özellikle gençlere. Kutlamaya bir saz sanatçısı da katılınca ilgi büyüktü.
Datça'da her şey sıra dışıgibi geliyor bana. Pazarda şiir günü kutlaması gibi...

Şefika dedi ki...

Nihat Abi,
Datça gözüme ütopya gibi, cennet adası gibi görünmeye başladı...
Hele içimin iyiden iyiye karardığı şu günlerde bu haber öyle iyi geldi ki.
Hepsine saygı, selam, sevgi.