3 Kasım 2009 Salı

Nedir bu GDO orucu?

Slow Food Fikir Sahibi Damaklar GDO orucunda.

Nedir bu GDO orucu? Nasıl tutulur?

Bunun için yapmamız gereken şey, satın alıp yediklerimize biraz dikkat, özen göstermek, azıcık da buna zaman ayırmak.

Hangi konularda ve nasıl mı?

Bakın ben ne yapıyorum:

Alışverişte aldığım yiyeceklerin etiketini, arkasını okuyorum. İçinde NBŞ (nişasta bazlı şeker,) mısır şurubu, glikoz şurubu ya da soya lesitini olanları almıyorum.
Satıcılardan, "tüketici memnuniyeti temsilcileri"nden içerikleri sorguluyorum.
Marketlerden organik ürün standı talep ediyorum. Böylece tüketici talebi var demelerine yani satıcıya tüketicinin gücünü hissettirmeye çalışıyorum. Tabii ne kadar çok olursak o kadar anlamlı bu. (Bir elin nesi var, iki elin sesi var.)
Köylülerden (köylü pazarı, civar köyler, hatta gidebilirsem Feriköy Organik Pazar’dan -ki bir de Kartal’a açılıyormuş duyduğum kadarıyla) alışveriş ediyorum.
Ev turşusu, reçeli, tarhanası, salçası kullanıyorum. Turşu, reçel, konserve yapmak hiç de zor ya da zaman alıcı işler değil inanın.

Taze sebzeleri mevsiminde kullanıyorum.

Bu sene kendi sebzemi, meyvemi (hatta belli mi olur tavuktan başlayarak hayvansal ürünleri) kendim üretmeyi planlıyorum. Kiralık hobi bahçeleri var balkonu, bahçesi olmayanlar için.

Bunun dışında nerelerde tökezleyeceğime yani orucun kurallarına sadık kalamayacağıma bakıyorum ki o konularda da çözümler var mı, öğreneyim.

***

Bütün bu pratiğin gelip dayandığı (beni düşündüren) bir yer var ki o da organik ve çevre dostu yaşamanın herkes için erişilebilir olup olmadığı. Bence şimdi artık sorunun bu yanına da bakmanın zamanı geldi. Organik gıdaları daha erişilebilir (ucuz ve bol) kılmak, fiyatlarını direrleriyle eşitlemek için neler yapabiliriz; bunu da düşünmeliyiz.

***

Başka (DAHA TEMİZ, ADİL ve İYİ) bir dünya mümkün. Bunu yapmak bizim kuşağın elinde. Bizden sonra ise, artık herşey için çok geç olabilir.



Birkaç okuma önerisi:
ABD Tarım Bakanlığı TBMM üyelerini ikna odasına mı aldı başlıklı yazı

İbretlik: GDO'ya evet diyen biri (Buyrun burdan yakın!)

Bu da Mine Şenocaklı'nın yazısı: Büyük tehlike için birkaç öneri

3 yorum:

Adsız dedi ki...

tarım bakanlığının bir danışma ve şikayet hattı var. Alo Gıda 174 hattından sorularımıza yanıt almaya çalışabiliriz.

ERDIL dedi ki...

Komşu komşu oğlun geldimi ?
Geldi ne getirdi. İnci boncuk.
Kime kime ; sana bana.
Daha kime ?
Kara kediye,
Kara kedi nerede ?
Ağaca çıktı. Ağaç nerede ?
Balta kesti. Balta nerede
Suya düştü. Su nerede ?
İnek içti.İnek nerede ?
Dağa kaçtı.Dağ nerede ?
Yandı bitti kül oldu.

Hay Allah zar zor hatirladim cocukluk yillarinda ki bu tekerlemeyi.
Ne alaka bu yaziyla bu yorum demeyin.
Insan yaslaninca kodluyor düsüncelerini.
Bangir bangir bagiriyoruz.Duyan yok.
Suc benim mi.
Saygilar.

Şefika dedi ki...

Erdil bey,
Geleceğimiz yanıp bitip kül olmadan
çorbaya tuz koymanın zamanıdır. Katkılarınız için teşekkürlerimle.